Bizi bambaşka diyarlara götüren, aşamayacağımız tüm dağları aştıran, göremeyeceğimiz tüm yerleri görmemizi sağlayan, hayal dünyamızın ilk adımları masallar.. Hayata yeni yeni alışmaya başladığımız sıralarda en büyük destekçimiz oldular. İyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı, güzeli çirkini ayırmamızı sağladılar. Peki masallar tahmin ettiğimiz kadar masumlar mı? Bilinç altımızı nasıl etkiliyorlar?
Masallar ve Bilinçaltı
Masal kahramanlarını ve yaşanan olayları biz yetişkinler çoğu zaman üstün körü inceleriz. Olay akışının ne kadar masum ilerleyip ilerlemediğine değil de sonun ne kadar güzel ve mutlu olduğuna bakarız. Fakat küçük çocuklarımız biz yetişkinler gibi bakmazlar olaya, her ince ayrıntısını tekrar tekrar dinlemek ve akıllarına kazımak isterler. Onlar akıllarına sadece Sindirella’nın Prensle evlendiğini değil, Prens’i kandırmak ve ayakkabının içine sığmak için topuklarını kesen üvey kız kardeşlerini de kazırlar. Aynı kanlı sahneler masalın sonunda tekrar karşımıza çıkmaktadır. Masal, kilisede Sindirella’nın yanına oturan üvey kardeşlerin bir karga tarafından gözlerinin oyulması ile sona erer.
Henüz beyinlerine dünya hakkında yeni bilgiler yerleştiren küçük çocuklarımıza okunan bu masallar tahmin ettiğimizden büyük etkiler yaratır. Özellikle uyumadan önce çocuğa okunan bir peri masalı, çocuğun bilinçaltında ister istemez değerlendirmeye alınır. Bu masallar gizli bir şekilde bilinçaltına ahlaki açıdan olumlu ya da olumsuz göndermeler sunar. Sonunda iyilerin kazanıp kötülerin ölmesi de çocuklar için alınabilecek bir derstir. Peri masalları bu bağlamda çocuklar için bir kılavuzdur. Peri masallarının biçimi ve yapısı çocuğa, hayallerini oluşturmada yardımcı olur. Bu masallar ve onla bağımlı oluşan hayaller yaşamına yön verebilme de yararlanabileceği imgeler sunar.
Çocukluğunda masal dinlemiş çocukların dinlememiş çocuklara göre hayata bakış açısı mutlaka farklı olacaktır. Hatta hangi masalı dinlediği bile hayata bakış açısında oldukça değerli bir yere sahiptir. Bununla birlikte Frued’a göre çocuklar özellikle ilkokul döneminde kendi cinsiyetiyle eşleşir ve kendi cinsiyetinin toplumdaki rolünü öğrenmeye başlarlar. Bu dönemde çocuklara okuduğumuz masallardaki karakterleri çocukların rol model alma ihtimalini de göz önünde bulundurmamız gerekir.
Bazı Masalların Bilinçaltı Etkileri
Kırmızı Başlıklı Kız masalında erkekler, saldırgan ve korkutucu, kandırıcı bir hayvan olarak gösterilmiştir. Cinsel ilişki ise yamyamlıkla eş tutulmuştur. Çünkü bu masala göre, bir cinsel ilişkide erkek kadını yutar. Bu aslında, erkeklere ve cinselliğe karşı duyulan nefretin bir göstergesi olabilir. Yani burada, alt metinlerde kadın-erkek çatışması olayını görebiliriz.
Pamuk Prenses, kötü kalpli üvey annesinden kaçıp ormanda bir kulübeye sığındığında orada hemen toplumun kadına dayattığı toplumsal rolleri üstlenir. Evin temizliği, yemek yapmak, cücelerin bakımı vb. görevleri üstlenir. Pamuk Prenses üvey annesinden kaçmış fakat toplumun dayadığı kadınlık rollerinden kaçamamıştır. Bu kadınlık şablonuna göre şekillenen güçsüz Pamuk Prenses, onu himayesi altına alacak olan Yedi Cüceler ve beyaz atlı prense ihtiyaç duyar. Bu ataerkil toplumun ortaya çıkardığı masal örneklerindendir.
Ağustos Böceği ve Karınca’nın da ne kadar çalışkanlığın iyi, tembelliğin kötü bir olgu olduğunu anlattığı fikrine inansak da masalın sonunda karıncanın ağustos böceği ile yemeğini paylaşmaması bencilliğin ve ben merkezciliğin, bilinçaltına dikilen tohumları olmuştur.
Bu şekilde örneklerini çoğaltabileceğimiz masallar etrafımızı sarmışken geleceğimiz olan çocuklara okumak veya okutmak için seçeceğimiz masallara dikkat etmeli onları özgürleştirecek, araştırmaya, hayvan sevgisine, mutluluğa, barışa itecek masallar seçmeli ve onları böyle büyütmeliyiz. Çocuklarımız bir nevi bizim ve dayattıklarımızın yansımalarıdır. Gelecekte ne görmek istiyorsak onlara onu yansıtmalı ve onları bir kuş gibi özgürleştirmeliyiz.
KAYNAK:
Eda Nur Çilesiz
Related posts
Abone Ol
Haber bültenimize abone ol!